düşmek

düşmek
düşmek <-er>
1. v/i fallen (-den von D; -e auf A); hinfallen; Flugzeug abstürzen; herunterkommen, verarmen; (-den durch, z.B. Krankheit) abnehmen; (-e in eine Lage, Angst) geraten; passen, wirken, sich machen (-e zu, z.B. einem Bild); verlieren (-den an, z.B. Vertrauen); Hitze zurückgehen; Wind, Wut sich legen; sich dem Spiel hingeben; Verhältnis entfallen (-e auf A); (-e) irgendwo auftauchen, herkommen; Leute strömen (-e auf, in A);
arkasına (peşine) düşmek verfolgen (-in A);
önüne düşmek vorausgehen (-in D);
hastaneye düşmek ins Krankenhaus kommen;
şüpheye düşmek Zweifel hegen;
kar düştü es hat geschneit;
dokuzdan iki düş(tü) neun minus zwei;
bana düşer es obliegt mir, es ist meine Pflicht;
bana düşmez es ist nicht meine Sache, es geht mich nichts an;
bana (da) evet demek düşmüştü (und) mir war nur noch geblieben, ja zu sagen;
fırsat düşerse wenn sich die Gelegenheit bietet;
işim düşerse wenn ich … zu tun haben sollte;
yolum (oraya) düşerse wenn es mich (dorthin) verschlägt;
-le düşüp kalkmak (intensive) Beziehungen haben zu
2. v/t abziehen;
hesaptan düşmek von der Rechnung abziehen
3. v/aux: hasta (yorgun, zayıf usw) düşmek krank (müde, schwach usw) werden

Türkçe-Almanca sözlük. 2013.

Игры ⚽ Поможем написать реферат

Schlagen Sie auch in anderen Wörterbüchern nach:

  • düşmek — e, er 1) Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek Havada uçan kuş vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor. R. N. Güntekin 2) den Durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya dayanağını, dengesini yitirerek yukarıdan… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • aykırı düşmek — uygun gelmemek, ters gelmek, ters düşmek Yüzük ona biraz aykırı düşen bir parlaklıkla parmağında parlıyordu. T. Buğra …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bitap düşmek — çok yorulmak, yorgun düşmek Sabaha doğru bitap düştü, onun kucağında uyuyakaldı. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • döşeğe düşmek — yatağa düşmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gradosu düşmek — argo itibarı azalmak, derecesi düşmek Kızda insanlığın ve her türlü kabiliyetlerinin gradosu seneden seneye düşerken, böyle sevginin aslındaki temizlikle devam etmesine imkân yoktu. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • pişmiş armut gibi (birinin) eline düşmek — olmuş armut gibi birinin eline düşmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tepeüstü düşmek — başının üzerine düşmek, yuvarlanmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tongaya basmak (veya düşmek) — kendisini kötü bir duruma düşürmek için hazırlanan bir düzene uğramak, tuzağa düşmek Fakat insan salim kafayla bir dakika düşündü mü tongaya bastığını anlar. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yorgun düşmek — çok yorulmak, bitkin duruma gelmek Ben de uykusuzluktan yorgun düşmek üzereyim, yatacağım. R. H. Karay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • darasını düşmek — tarttıktan sonra kabın ağırlığını hesaptan düşmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kapana düşmek (veya girmek veya kısılmak veya koymak veya tutulmak veya yakalanmak) — içinden çıkılmaz bir duruma düşmek, ele geçmek Onlar beni kapana koyacaklarını sanadursunlar. R. H. Karay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”